2 Aralık 2015 Çarşamba

Pucca Günlük 2 ve geri kalan herşey

Merhaba,

Bugünkü yazımın konusu Pucca. Dizüstü edebiyatın ilk örneklerinden olup her zaman okunabilir Pucca'nın kitapları. İlk kitabını çıktığı sene okumuştum. Yıllar sonra ikinci kitabı tesadüf elime geçti. 

İlk kitabında daha çok gülmüştüm ama bu kitabında kah güldüm kah duygulandım. Yaşadıklarını o kadar samimiyetle anlatmış ki. Çocukluğuna dair yazdıklarına duygulanmamak, empati kurmamak mümkün değil. O kadar samimi içten yazmış ki. Kitap alıyor götürüyor sizi. Bir anda kendinizi birilerine kızarken ya da üzülürken buluyorsunuz. 


Kafanız attığında, dinlenmek istediğinizde ve tabi ki yazın sahilde okunacaklar arasına mutlaka alın derim. 

Pucca Günlük 2 ve geri kalan herşey

Okuyan Us

Dizüstü edebiyat

İstanbul, 2015 

Arka kapaktan...

...Yazdıklarını okuyan onunla birlikte öfkelendi, onunla birlikte ağladı, onun şapşallıklarına karnı ağrıyana kadar güldü.
Okurlar, aylarca hikayenin devamını bekledi, Pucca ise hep bir mutlu sonu... 


"Sonra ağladım. Çok ağladım hem de. Birinden hoşlanıp pişman olmanın en acı şekliyle ağladım." (Syf: 222)

Hoşçakalın...

21 Kasım 2015 Cumartesi

Beş Sevim Apartmanı

Mine Söğüt okumak ne zamandır aklımdaydı, hatta gittiğim kitap fuarında* Deli Kadın Hikayeleri'ni alıp okunacaklar arasına koymuştum. Sonra araya bir sürü kitaplar girdi biri diğerinin önüne geçti derken başka başka kitaplara dalmışken  Beş Sevim Apartmanı çarptı gözüme. Tabi hemen okumak üzere aldım ama kütüphane kitabı olduğu için ilk okunacaklar arasında bir anda birinci sıraya yükseldi (tabi ki ilk okunacakların da bir sıralaması var :)) neyse lafı fazla uzatmadan kitaba geçeyim.


Beş Sevim Apartmanı Rüya Tabirli Cinperi Yalanları

Yapı Kredi Yayınları

Roman

İstanbul, 2003

Arka kapaktan…

.. Rüyada günlük görmek iyi bir kitap okuyacağınıza işarettir. Rüyada günlük görülse de görülmese de Beş Sevim Apartmanı’nı okumak iyiye işarettir, onu okuyanın gönül gözü açılır, peri kızları rüyasına girer…

Daha kitabı açmadan ilk başta kapağının tasarımı çekti beni içine. Sonradan Mine Söğüt’ün bir röportajında öğrendiğim kadarı ile kitap kapaklarını eşi (Bahadır Baruter) tasarlıyormuş.  Bu kapak insanı tutup yakalıyor ve içine çekiyor.

Ah o apartman ve o apartmanın sakinleri;  daha ilk sayfada içine çekiyor. Ve tabi kitabın girişinde anlatılan pencereler...o pencereler, içinde yaşanan hayatlar hep ilgimi çekmiştir. Öyle güzel anlatmış ki Mine Söğüt pencereleri. Apartman sakinlerinin hayatları, içinde bulundukları durum ve tabi yapılan benzetmeler, saptamalar… fazla söze yer bırakmıyor. Aralarda yer alan rüya tabirleri kitaba farklı bir hava katmış, ayrıca bu tabirlerden yola çıkarak sonrasında neler anlatılacağına dair kafa yorup tahminler yürütüyorsunuz.

Kitapta yer alan karakterler ve de içinde bulundukları durumlar, kurgular çok güzel iç içe geçmiş, bir sonraki kişiyi ve olayı merakla bekliyorsunuz. Durum tespitleri o kadar gerçekçi mutlaka kendinize bir çıkarım yapmadan sonraki satıra/sayfaya geçemiyorsunuz.


Bir de yazarın her iki kitabında da fark ettiğim ikilemeler kelime tekrarları var. Bana yazarın imzası gibi geldi sanki. Ama bu ayrı bir yazının konusu tabi.

Son olarak kitaptan kısacık bir pasajla bitiriyorum yazımı. 

Hoşçakalın. 

" Genelde, her pencereden birbirine benzer görüntüler sızar dışarıya. Ama genelde... Özeldeyse süprizlere açık olmak gerekir. Pencereler, kimi zaman bakmasını bilene ya da aklını çeldiği gözlere inanılmaz şeyler gösterir. "  (syf:7)

* 9. Ankara Kitap Fuarı 20 Şubat - 1 Mart 2015 Congresium Ankara (ATO)